Hazine Tarafından Açılan Elatmanın Önlenmesi Ve Ecrimisil Davası

Kuram Hukuk Hazine Tarafından Açılan Elatmanın Önlenmesi Ve Ecrimisil Davası

YARGITAY 1. Hukuk Dairesi

2004/1772 E.N , 2004/2156 K.N.

DAVA

Taraflar arasında görülen davada;

Davacı, kayden maliki bulunduğu imar planında "Belediye Hizmet Atanı" olarak ayrılan 4 parsel sayılı taşınmazına davalının ev ve bahçe yapmak suretiyle müdahalede bulunduğunu iteri sürüp, elatmanın önlenmesi, yapıların yıkımı ve tazminatın tahsiline karar verilmesini istemiştir.

Davalı, davanın reddini savunmuştur.

Mahkemece, davalının davacıya ait taşınmaza haksız müdahalede bulunduğu gerekçesiyle, elatmanın önlenmesi, yapıların yıkımına, tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.

Karar, davacı - davalı tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; tetkik kik hakimi'nin raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.

Dava, Hazine tarafından açılan, çaplı yere elatmanın önlenmesi, yıkım ve ecrimisil isteklerine ilişkindir.

Mahkemece, elatmanın önlenmesi ve yıkım davasının kabulüne; ecrimisil sil isteğinin idari yargıyı ilgilendirdiğinden söz edilerek, buna dair davanın İse reddine karar verilmiştir.

Dosya içeriği ve toplanan delillerden; davacı Hazinenin kayıt maliki olduğu, çekişmeli taşınmaza davalının haklı ve geçerli bir neden olmadan kaçak yapı inşa etmek ve bahçe olarak kullanmak suretiyle elattığı anlaşılmaktadır. tadır. Bu nedenle elatmanın önlenmesi ve yıkım karan verilmiş olmasında bir isabetsizlik yoktur. Davalının temyiz itirazları yerinde değildir, reddine.

Davacı Hazinenin ecrimisile yönelik temyiz itirazına gelince; Bilindiği gibi, gerek öğretide ve gerekse yargısal uygulamalarda ifade edildiği üzere ecrimisil, diğer bir deyişle işgal tazminat, haksahibinin kötü niyetli zilyetten is
teyebileceği bir tazminat olup, 8.3.1950 tarih 22/4 sayılı İnançları Birleştirme
Kararında "..........fuzili işgalin kiraya benzetilemeyeceği; haksız bir ey
lem sayılması gerektiği bir zarar meydana gelirse bunun tazmin ettirileceği, Medeni Kanunun (eski) 908. maddesi anlamında zilyedin faydalanmasından doğan bir istem olduğu " vurgulanmıştır. Ecrimisil, haksız işgal nedeniyle tazminat olarak nitelendirilen özel bir zarar giderim biçimi olması nedeniyle, en azı kira geliri karşılığı zarardır.

a)Haksız işgalden doğan normal kullanma sonucu eskime şeklindeki olumlu zarar,

b)Kullanmadan doğan olumlu zarar,

c)Malik ya da zilyedin yoksun kaldığı fayda (olumsuz zarar) ecrimisilin kapsamını belirler. Haksız işgal, haksız eylem niteliğindedir.

Yüce Yargıtay'ın İlgili tüm Daireleri ve Yüksek Hukuk Genel Kurulu kararlarında, özetlenen bu ilkeleri esas almışlardır. Bu durumda ecrimisilin tahsili için genel mahkemede dava açılabileceğinde kuşku yoktur.

Eldeki davada Hazinenin davacı olması nedeniyle, olayın1.1.1984 tarihinde yürürlüğe giren 2886 sayılı "Devlet İhale Yasası'nın 75. maddesi açısından irdelenmesine gelince; anılan maddede aynen "Devletin özel mülki-yetinde veya hüküm ve tasarrufu altında bulunan malların gerçek ve tüzel kişilerce işgali üzerine, fuzuli şagilden bu Kanunun 9. maddesindeki yerlerden "Ticaret Odası, Sanayi Odası, borsa veya bilirkişiler" sorutmak suretiyle 11 maddede gösterilen komisyonca (ilgili idare memurunun başkanlığında en az bir uzman veya maliye memuru) takdir ve tespit edilerek ecrimisil istenir. Ecrimisil talep edilebilmesi İçin Hazinenin işgalden dolayı bir zarara uğramış olması gerekmez ve fuzuli şagilin kusuru aranmaz.

Ecrimisil fuzuli şagil tarafından ödenmez ise 6183 sayılı "Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre tahsil olunur..." hükmü-mü öngörülmüştür. Uyuşmazlık Mahkemesinin 20.2.1989 tartı 2/1 sayılı ilke kararında da " .2886 sayılı Devlet İhale Kanununun 75. maddesi uyarınca, tebliğ olunan ihbarname ile İstenilen ecrimisil nedeniyle açılan davaları çözüm yerinin, ecrimisilin belirlenmesi ve işgalciden istenilmesi işlemlerinin idari niteliği itibariyle idari yargı yeri olduğu açıklanmıştır.

Gerçekten de; 2886 sayılı Yasanın 75. maddesine göre, Hazinece alınan tüm kararlar, ecrimisilin belirlenmesi, ecrimisil ihbarnamesi düzenlemesi ve tebliği, ihbarnamenin iptali, idari yolla istenen ecrimisilin fazla olduğu iddia sına dayalı işlem ve davalar idari nitelikte olup, çözüm yerinin idari yargı olduğu kuşkusuzdur. Bu tür bir uyuşmazlığın genel hükümler dairesinde çözümlenmesi mümkün değildir. Ancak, yasa ile getirilen bu imkanın bir zorunluluk olarak yorumlanması doğru değildir Hazinenin, ecrimisil isteyebilmesi için genel mahkemeye dava açma zorunda olmaması, bu konuda idari işlem düzenleme ve böylece sorunun idari yargıda çözümlenmesi zorunluluğu olarak düşünülmemelidir. Elatmanın önlenmesi ve yıkım isteğiyle birlikte haksız eylemden kaynaklanan bir tazminat istenmektedir. Hazine seçimlik hakkını kullanarak, idari bir karar almadan, idari bir işlem yapmadan, 75. maddede sözü edilen komisyonu oluşturmadan İhbarname ya da ihtarname düzenlemeden ve bunu şagile tebliğ etmeden kısaca, idari yargı yolunu tercih etmeden doğrudan doğruya genel mahkemede dava açmış ise, mahkeme gerekli araştırma ve soruşturmayı yaparak bir karar vermek zorundadır. Esasen, Hazineyi bu ola naktan alıkoyan bir yasal hükümde bulunmamaktadır. Aynca, Anayasanın 36. maddesinin 2. fıkrasında belirtildiği üzere"….Hiçbir mahkeme, görev ve yetkisi içindeki davaya bakmaktan kaçınamaz.' Yasa koyucu başka türlü düşünseydi, 2886 sayılı Yasanın 75. maddesinde, ecrimisilin genel yargı yolu ile takip ve dava edilemeyeceğini de düzenlerdi. Öte yandan, haksız eylemden kaynaklanan bir alacağın dava edilmesinde hukuksal yaranın varlığı tartışılamaz bir gerçektir. Özellikle, elatmanın önlenmesi ve yıkım ya da başka bir dava ile birlikte ecrimisil istenmesi halinde, ecrimisille ilgili davayı idari yargıya göndermek; genel mahkemedeki davaları bekletici sorun saymak, ecrimisilin tahsilinin uzunca bîr süre sürüncemede kalması sonucunu doğurur. Hazinenin hukuksal yaran ecrimisilin diğer davalarla birlikte sonuca bağlanmasındadır . Hukuk Genel Kurulu da 2886 sayılı Yasanın yürürlüğünden sonra intikal eden işlerde Hazinece beş yıllık süreye ilişkin olarak ecrimisil isteyebileceğini karara bağlamış, görev hususuna değinmemiştir. (H.G.K. 2.4.1986 tarih 1985/3-150 Esas 347 Karar) ve (H.G.K- 15.11.1985 tarih 1984/3-154 Esas 913 Karar) Eldeki davada da idari anlamda alınmış bir karar, yapılmış bir idari işlem ya da eylem bulunmadığı gibi, komisyon da oluşturulmamıştır.

Hal böyle olunca, ecrimisil yönünden de gerekli araştırma ve soruşturmanın tamamlanması, hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirmeyle yazılı biçimde hüküm kurulması doğru değildir. Davacı Hazinenin temyiz itirazı yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenden ötürü HUMK.nun 428. maddesi uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın temyiz edene geri verilmesine, 3.3.2004 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.