İzale-i Şuyu veya ortaklığın giderilmesi davası, paylı veya elbirliği mülkiyetine konu taşınır veya taşınmaz malda ortaklar arasındaki paydaşlığa son vererek kişisel mülkiyete geçişi sağlayan bir dava türüdür.
Ortaklığın giderilmesi davası, çok taraflı ve davanın tüm tarafları için benzer sonuçlar doğuran bir dava çeşididir. Örneğin, izale-i şuyu davası açan davacı yargılama sırasında davadan feragat etse bile, davalılardan herhangi biri davayı takip edeceğini mahkemeye bildirerek davanın sonuçlandırılmasını sağlayabilir.
Ortaklığın giderilmesi (İzale-i Şuyu) iki yöntemle mümkündür:
Ortaklığın giderilmesi davalarında görevli mahkeme Sulh Hukuku Mahkemesidir.
Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 12. maddesi gereği "taşınmaz üzerindeki ayni hakka ilişkin veya ayni hak sahipliğinde değişikliğe yol açabilecek davalar ile taşınmazın zilyetliğine yahut alıkoyma hakkına ilişkin davalarda, taşınmazın bulunduğu yer mahkemesinin kesin yetkili olduğunu" belirtmiştir. Hakkında ortaklığın giderilmesi davası açılacak olan taşınmaz hangi il ya da ilçe sınırlarında ise o yer sulh hukuk mahkemesi yetkilidir.
Paydaşlığın giderilmesi davasında dava açma hakkı paydaşlara aittir. Türk Medeni Kanunu madde 698/I’e göre paydaşlardan her biri malın paylaşılmasını isteyebilir. Bu maddeye göre paydaşlığın giderilmesi davası açabilecek kişiler taşınmaz malın paydaşı olan kişilerdir.
Paydaşlığın giderilmesi davasını paydaşlardan her biri ayrı ayrı açabileceği gibi birden fazla paydaş diğer paydaşlara karşı da açabilir. Davanın davalısı ise diğer paydaşlardır. Davalı durumunda olan paydaşların da davacılar gibi taşınmazdaki ortaklığın ne şekilde giderilmesi gerektiğine ilişkin talepte bulunma hakları vardır.
İzale-i Şuyu davası sulh hukuk mahkemelerinin görev alanı içerisindedir. Ortaklığın giderilmesi davasında yetkili mahkeme ise taşınmazın bulunduğu yer mahkemesidir. Eğer ki dava konusu birden çok taşınmaz ise, taşınmazlardan herhangi birinin bulunduğu yer mahkemesinde ortaklığın giderilmesi davası açılabilecektir.
Söz konusu ortaklığın giderilmesi davası, HMK m.316/1-a uyarınca, basit yargılama usulü çerçevesinde çözüme kavuşturulacaktır. Buna göre yazılı yargılama usulünden farklı olarak dilekçe aşaması, dava ve cevap dilekçesinden oluşmaktadır. Ortaklığın giderilmesi davasında cevaba cevap ve ikinci cevap dilekçeleri, basit yargılama usulü içerisinde uygulanmaz.
İzale-i şüyu davasının tarafları malı nasıl bölüştüreceklerine anlaşarak dava sırasında bu antlaşmayı hâkime bildirebilirler. Hâkim bu antlaşma doğrultusunda ortaklığın giderilmesine karar verebilir. Taraflar malın paylaşılması konusunda anlaşmazlarsa maldaki ortaklığın ya satış suretiyle ya da aynen taksim yoluyla giderilmesi gerekir.
Ortaklığın giderilmesi davasında malın aynen taksimi için taraflardan yalnızca birinin talepte bulunması yeterlidir. Taraflardan biri ortak malın aynen taksim edilerek ortaklığın giderilmesine karar verilmesini isterse, hâkim öncelikle aynen taksim şartlarının bulunup bulunmadığını araştırmalıdır (MK Md. 699/2).
Paydaşlığın giderilmesi davalarında mahkemece malın aynen bölünerek paylaştırılmasına karar verilebilmesi için taşınmazın yüzölçümü, niteliği, pay ve paydaş sayısı ve tarım arazilerinin niteliği ile imar mevzuatına göre aynen taksimin mümkün olup olmadığının araştırılması gerekir. Taşınmazın önemli ölçüde bir değer kaybına uğraması söz konusu ise aynen bölünerek paylaştırılmasına karar verilemez. Keza paydaşlar rıza göstermedikleri takdirde taşınmazın bir bölümü paylı bırakılamaz.
Aynen bölünerek paylaştırmanın (taksimin) mümkün olması durumunda bölünen parçaların değerlerinin birbirine denk düşmemesi halinde eksik değerdeki parçaya para (ivaz) eklenerek denkleştirme sağlanır. Paydaşlar arasında anlaşma olmadıkça hâkim kendiliğinden bazı taşınmazların bir kısım paydaşlara, kalanın diğer paydaşlara verilmesi şeklinde aynen bölünerek paylaştırmaya karar veremez.
Eğer taşınmaz malda kat mülkiyeti kurmak mümkünse, hâkim kat mülkiyeti kurulup kurulamayacağını çok iyi araştırmalıdır. Kat mülkiyetinin kurulması mümkün olan bir taşınmaz malda satış suretiyle ortaklığın giderilmesine karar verilemez.
Taşınmazın aynen taksimi mümkün değilse ortaklığın satış suretiyle giderilmesine karar verilir. Taşınmaz malın satışı, mahkeme vasıtasıyla değil satış memurluğu veya icra dairesi marifetiyle yapılır. Satış açık arttırma yoluyla yapılmalıdır. Ancak tüm paydaşlar bir araya gelerek satışın ortaklar arasında yapılması hususunda oybirliğiyle anlaştıkları takdirde satış yalnızca ortaklar arasında yapılır.
Paydaşlığın (ortaklığın) satış yoluyla giderilmesi halinde dava konusu taşınmaz üzerinde bina, ağaç vs. gibi bütünleyici parçalar (muhdesat) varsa bunların arzla birlikte satılması gerekir. Ancak muhdesatın bir kısım paydaşlara (ortaklara) ait olduğu konusunda tapuda şerh varsa veya bu hususta bütün paydaşlar ittifak ediyorlarsa ve muhdesat arzın değerinde bir artış meydana getiriyorsa bu artışın belirlenmesi için dava tarihi itibariyle arzın ve muhdesatın değerleri ayrı ayrı tespit edilir. Belirlenen bu değerler toplanarak taşınmazın tüm değeri bulunur. Bulunan bu değerin ne kadarının arza ne kadarının muhdesata isabet ettiği yüzdelik (%…) oran kurulmak suretiyle belirlenir. Satış sonunda elde edilecek bedelin bölüştürülmesi de bu oranlar esas alınarak yapılır. Muhdesata isabet eden kısım muhdesat sahibi paydaşa, geri kalan bedel ise payları oranında paydaşlara (ortaklara) dağıtılır. (Yargıtay 14.Hukuk Dairesi-K.2021/398)
İzale-i şuyu davasında feragat kurumu, davacının açtığı davadaki taleplerinin tümünden veya belirli bir kısmından vazgeçmesini ifade eder. HMK m.307 uyarınca, feragat ile davaya son vermek mümkündür. Ancak bu kanunun işlerlik kazanması için ortaklığın giderilmesi davasında mahkemenin bir hüküm kurmamış olması gerekmektedir. İzale-i şuyu davası açan taraf, duruşmada tutanağa geçirilmek üzere ya da yazılı bir şekilde beyanatta bulunarak davadan feragat edebilecektir. Feragat gerçekleştiği andan itibaren geri dönüşü olmamaktadır. Feragat işleminin gerçekleşmesi de bir şarta bağlı değildir.